Göğü Delen Adam


"Papalagi denince beyazlar ya da yabancılar anlaşılır. Ama sözcüğü sözcüğüne çevrilirse göğü delen anlamına gelir.
Samoa'ya ilk misyoner bir yelkenliyle gelmişti.
Yerliler bu beyaz yelkenliyi ufukta bir delik olarak gördüler, beyaz adamın içinden çıkıp kendilerine geldiği bir delik.
O, göğü delip geçmişti."

Parklar Ve Çocuklar

Havalar ısınmaya karar verdiyse biz de yavaş yavaş park gezmelerine başlayabiliriz artık.
Oturduğumuz semtte ne yazık ki çok güzel parklar yok. Genellikle eve en yakın olan parkı tercih ediyoruz, ama o da okulun hemen yanında olduğu için ilk okul çocukları tarafından işgal ediliyor. Düzgün bir şekilde oynasalar sorun yok da, çocuklar enerji patlaması mı yaşıyorlar nedir, kaydırakların tepelerine çıkıyorlar, kaydıraklardan kaymak yerine aşağıdan yukarıya tırmanıyorlar, dikkatsizce koşturuyorlar. Haliyle henüz kendine dikkat etme becerisi gelişmemiş olan küçük bir çocuk için de tehlikeli oluyor.

Haftanın Çetelesi

Karla karışık yağmurlu bir pazar gününden herkese merhaba!
İki hafta önce pazar günleri haftanın çetelesi serisini başlatmıştım ama geçen hafta referandum telaşından gümbürtüye gitti. Bu hafta da gidebilirdi, zira Efe yüzünden uykusuz geçen bir gece ve kargalarla birlikte yapılan bir kahvaltı nedeniyle zombi gibiydim. Ancak Efe'nin babasının kucağında çizgi film izlerken sızması, bunun üzerine içtiğim koca bir fincan keyif kahvesi beni biraz toparladı.

Bir ideali Olmalı insanın

 
İnsan neden yaşar?
Daha doğrusu nasıl yaşar?
Ne için yaşar?
Tutunacak bir dalı olmadan, önünde bir ufuk görmeden, bir şeye heves etmeden nasıl nefes alır?

Alıp Başımı Gidesim Var...

Yorgunum.
Uyumak istiyorum.
Saatlerce hiçbir şey yapmadan oturmak istiyorum.
Boş boş bakmak istiyorum.
Sağır, dilsiz ve hareketsiz olmak istiyorum.
Bir süreliğine.

Beyaz Tuval

Merhaba,
Geçen gün D&R indiriminden aldığım ve çok merak ettiğim "Beyaz Tuval"i bitirdim. Eğer üzerinden zaman geçerse yazmaya üşeneceğim için sıcağı sıcağına kitap hakkında iki laf edeyim de olur da merak eden olursa bir faydam dokunsun dedim.

"AN"ı Yaşamak Mı Yakalamak Mı?

Eskiden her şey ne güzeldi. Teknoloji bu kadar gelişmeden  ve biz onun kölesi olmadan önce. Şimdi her saniyemiz teknolojik aletlerin cenderesinde. Televizyonu izlemesek  bile ses olsun diyerek açıyoruz. Bilgisayar ya da tabletleri elimizden düşürmüyoruz. Hiçbir  şey  olmasa bile aklımıza  takılan bir şeye  bakmak için  dalıyoruz  sanal  dünyaya  ve uzun bir süre çıkamıyoruz. Kimse inkar etmesin, az ya da çok  hepimiz bağımlısı olmuş  durumdayız teknolojinin ve sanal dünyanın. 

Haftanın Çetelesi


Merhaba,
Umarım hafta sonunuz güzel geçiyordur.
Eğer üşenmezsem ve fırsat bulabilirsem her pazar günü o haftamın nasıl geçtiğini anlatan yazılar yazmak istiyorum. Geçip giden haftamın çetelesini tutmak istiyorum yani.

Bu hafta benim için yoğun bir haftaydı. Salı, perşembe ve cuma günleri ikişer saat direksiyon dersi aldım. İlk ders oldukça gergindim ve ders bittiğinde vücudumda ağrımayan kas yok gibiydi. İkinci dersten itibaren rahatladım. Hoca çok iyi olduğumu söylüyor ama hala dönüşlerim ve direksiyon hakimiyetim tam oturmamış. Gitmem gereken şeritte kalmayı beceremiyormuşum. Bence o yan koltuktan tam göremiyor, ben şeridimde gidiyorum bir kere, hıh :))

Nisan Ayına Güzel Başladım

Herkese merhaba :)
Havalar ısındı, kanımız kaynamaya, içimiz neşe dolmaya başladı değil mi?
Aranızda benim gibi zayıflama telaşına düşenler de vardır eminim ki :)
Geçenlerde bir yazımda şekersiz beslenmeye başladığımı söylemiştim. (Bu yazımda) Tam 3 hafta çok iyi idare ettim. Sonra olanlar oldu. Eskisi kadar çok değil ama az da olsa yine abur cubur yemeye başladım. Ve tabi ki kendimi kötü hissetmeye. Sanki yediğim her şekerli lokma beni balon gibi şişirip bir de zehirliyormuş gibi hissediyorum. Ama yine de yiyorum. Derken nisan ayı itibariyle tekrar başa sarmaya karar verdim. Yeni bir başlangıç yapıyorum. Güle güle şeker, hoş geldin spor ve sağlıklı beslenme.